Perşembe’de meydana gelen sel felaketinde Anaç Mahallesi’ndeki heyelanda eşi kaybolan, kendisi toprak altından çıkarılarak hastaneye kaldırılan Hamide Taktak taburcu oldu. Anaç Mahallesi’ne gelen Hamide Taktak, heyelan anıda ve sonrasında neler yaşandığını anlattı. Tek isteğini eşini bulunması olduğunu ifade eden Taktak, heyelanın 2 ay önce rüyasında gördüğü gibi olduğunu söyledi.
O akşam şimşek çaktı, gök gürledi ama bir şey yoktu. Sabah namaza kalktık, namazı kıldıktan sonra ben yattım. O yatmamış bir süre sonra bana geldi ‘ne yatıyorsun hava cin gibi oldu gel su kanallarını açalım, tıkanmasın’ dedi. Ben ‘boş ver’ dedim ama o ‘biberliğe gider’ dedi ben de ‘çarşıda biber çok’ dedim. Ama yine de kalktım, kapıya çıktım. Bana ‘kovayı kabukluğa at’ dedi ben onu atarken vuvvvvv diye bir ses çıktı. Ben acaba domuz mu diye düşünürken saniye içinde dakika yok toprak kaydı beni evin duvarına sıkıştırdı. Ben o sırada ‘Remzi ben uçuk altında kaldım beni kurtar’ dedim. Ama ben bilmiyorum ki hacıyı çoktan toprak alıp götürmüş.
Çamur içinde 4 saat
Ben 4 saat toprak altında kaldım. Sonra 10 kişi geldi beni çıkaramadılar. Sonra iki kişi geldi tuttular beni ben o sırada bağırmışım, sonrasını hatırlamıyorum. Sonra kendime geldim beni kepçe ile beni aldılar, ambulansa götürdüler. Ben o zaman çamurdan bir insanmışım. Hiçbir şey demiyormuşum, böylece bakıyormuşum. Bana ambulansta kızlar teyze ‘uyuma uyuma’ diye çok telkinde bulundular, sürekli olarak ‘ismin ne, kaç çocuğun var’ diye sordular. Bir ara demişim ki ‘siz nüfus memuru musunuz ne soruyorsunuz bana’ demişim. Sonra hastaneye götürdüler bana çok iyi baktılar. Şimdi iyileştim çıktım ama tamamen iyileşmem için zaman lazım.
Söz verdim ağlamayacağım
Tek isteğim eşimin bulunması. Ben Allah’a söz verdim, 10 günden beri ağlıyorum. ‘bulunursa, bir kabri olursa daha ağlamayacağım’ diyorum. Bulursam kabrine giderim. Hiç inanamıyorum hala bir yerden çıkıp gelecek gibi geliyor. Ben iki ay önce rüya gördüm. Bizim dere tarafında bir bahçemiz var. Orada çalışırken bize çalışan genç bir çocuk var onula eşim bahçede çalışıyorlar. Ben rüyada ‘ niye burayı kazıyorsun dedim’ mısır dikeceğimde çocuklar posul yapar yer’ dedi. Ben de ‘çocuklar buraya gelir mi’ dedim. Bu sırada bir karalık su geldi hacıyı aldı gitti. Rüyadan sonra canım çok sıkıldı İstanbul’daki kızımı aradım ‘babanı dere alıp gitti’ dedim. Aynı bulanık su selde de geldi.
O galiba hissetmişti
Galibe ona malum olmuştu. Kızım İstanbul’dan gelmişti biraz kaldı sonra gitmek istedi. Hacı ise onun gitmesini istemedi ‘sana doyamadım’ dedi. Kızım da ‘baba siz hacılığa gideceksiniz nasıl olsa uğurlamaya geleceğiz’ dedi. Hacı da ‘gelseniz bile beni göremeyeceksiniz’ demiş. Ama biz o zaman anlamadık. Buna benzer çok şey var. Kızların da tapusunu verdi ‘ölürüm belki toprakta rahat yatmak istiyorum’ dedi. Kışın da İstanbul’da Sultanahmet’e gittiğinde torumuza ‘benim namazımı san kıldıracaksın, beni sen yolcu edeceksin’ diye vasiyet ediyor. Perşembe’de de herkesle helalleşmiş. Bu yılda biz beraber hacca gidecektik. Zaman zaman ‘orada kalırım belki’ diyordu.
Rüyada hep fındık dibinde görülüyor
Olaydan sonra biz hiç rüyada onu göremedik. Ama çevreden çok görenler var. Belki 10 kişi var. Hep evin yanında heyelanın olduğu yerde görülmüş. Orada dozer çıkamadığı için şimdilik orada çalışma yapılamadı. Devlettin hiçbir şey istemiyorum sırf eşimi bana bulsun yeter. Mal mülk hiç gözümde değil. Bulamazsak da Cuma günü cenaze namazını kılacağız. Perşembe’de kılacağız, ailece öyle karar aldık. Sonra da Kuran’ını okutacağız.”
Orducu